17 Ocak 2011 Pazartesi

maske..

   Huzur olmadığı sürece zorlaşır her şey. Günlük hayatta, özel anlarda, en neşeli anında... Hiç fark etmez eğer huzurun yoksa. Çevrene saçtığın gülücükler içinden fırlayıp haykırmak isteyen endişeli yüz ifadeni örtmek içindir tamamen. İlk zamanlarda kolay olan bu maskeleme zaman ilerledikçe daha acı verici ve zor bir hal alır. Her insan anlık yanıltmalar yaşar. Çevrende gizlemek istediğin bir şey varsa eğer ufak bir maske bunun için yeterlidir.         Gün başlar! Uyanıp yeni bir ışık ararsın seni iyi edecek. Bulamadığın zaman ufak masken girer devreye. Seni korur öğrenilmesinden çekindiğin şeylerden. Bazen sana dahi unutturur içindekileri anlık bile olsa. Evine dönüp herkesten, her şeyden soyutlanabildiğin odana adım attığın an maske düşer ve aslınla yüzleşirsin aynada. Peki o zaman ne yapar insan? Herkeste farklı bir tepki tabi ki... 
   Kaçmaktır insanoğlunun bu yaptığı. Dertlerden ya da huzursuzluktan. Belki anlatabileceğin birkaç kişi vardır. Anlattığında ne kadar rahatlatıcı olur bu da bir muamma. Karşısındakine bağlı kişinin. Her ne olursa olsun kaçmak kolaydır. Kaçarak hiçbir şeyin çözülemeyeceğini bile bile bu yolu seçmekse acizlik belki de... Fakat herkesin bir dayanma sınırı vardır. Bir yere kadar katlanır insan bu içindeki savaşa, çevresindeki maskelemeye. Bir yerden sonra patlak verir. Gerek yalnızken, gerek kalabalığın ortasında. Önemli olan yaşanan sıkıntıya kalıcı bir çözüm bulabilmekte. Hayatta her şeyin bir çözümü vardır denir. Doğru mu? Bilemem... Tek bildiğim daha doğrusu inandığım, insan bazen kendi kaderine kendi yön verebilir ve bunu başarabilirse çözüm yolu bulmak kolaylaşır..

16 Ocak 2011 Pazar

çekim alanı..

en sevdiğim, bağlı olduğum ama belli edemediğim, sadece bana ait bir çekim alanı..
kendimden çok şey buldum hep..
yeni şeyler öğrendim, güçlendim, ruhumu törpüledim zaman geçtikçe..
canımı çok acıttı, yıktı toplamadı yine de direndim..
ama çekim alanım beni kaybolmaya, gitmeye zorluyor bu aralar..
her an biraz daha yok ediyor oluşturduğum görünmez duvarları..
tıpkı dağılan bir sis gibi yavaş yavaş eriyor belkide..
buna hazırlıklıyım ama ben.. içten içe zamanla yok olabileceğini kabullendirmişim kendime.
sanırım bu yüzden boğazımda oluşan bir yumru yok.
her geçen gün törpüm çok daha kuvvetli körelmek yerine..
artık daha rahat bir sibila var.
kayboluşa zorlayan çekim alanım artık beni eskisi gibi etkilemiyorsun çok özür dilerim..

...

yorgunsun değil mi kalbim?
her daim gülümsemeye çalışan bir bedende atmak zor olsa gerek..
ben bile bazen zorlanıyorum. ama seni birtek bu beden anlayabiliyor..
baş başa kaldığımızda sesini duyuyorum, sitem ediyorsun bana..
affet beni be kalbim, sana yaptıklarım için affet.
ve tek suçlu olarak beni görme.haykır çevreye,
tıpkı şu an benim yaptığım gibi..
rahat bırakın artık kalbimi bana huzur verin.
yanımda kesinlik ile durun,
kararsız ve karışık gelerek kanatmayın beni..
söz artık rahatsın kalbim..maddi, manevi bütün huzurlar senin..
bu beden seni iyi etmek için seferber..

dost kalemi..

2S
Arayıp harfleri kaybolmuşsun alfabesinde
Sessizce bulur gibi oldum iki "S"
İki dünya belirsiz tedirgin ama iç içe
Duygu yüklenmiş yüreklerin derinlerine
Kıvılcım olmayı denedim alevleri yükseltecek
Bakışlarında kalbin kızılını belirtecek
Yanmadı çaktığım hiçbir kibrit çöpü
Titredi umutlarım azaldıkça ürktü
Yavaşlayan kalp atışları suskun
Damlayan yaşlar, gözbebekleri durgun
Heyecanım yerini harflere bırakmış
Yüreği koruyan melekler ağlamış
Son anına kadar tükenmeyen aşk
En sessiz atışını hissettirmeden yapmış
Harflerim kaldı sonunda sadece yanıma
İki dünya tek sevgi dönüyor ruhumda
İlk "S" diğerine nisbetle "SENİ" diyor
Diğeriyse başını eğmiş herşeye ramen "SEVİYOR"